T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Selim Çapar[1] – Namık Demir[2]
GİRİŞ
Güvenlik, insanlığın başlangıcından beri var olan bir kavramdır. Moslow, güvenliğin insanın en temel ihtiyaçlarından biri olduğuna işaret etmektedir. İnsanoğlu tarih boyunca gerek bireysel, gerekse toplumsal anlamda güvenliğini sağlamak için çeşitli yol, yöntem ve şekillerde tedbirlere başvurmuştur. Bu bağlamda, toplumsal yapı üzerinde onun örgütlenmiş gücü olarak yükselen devletin temel görevlerinden birisi de hizmetinde olduğu toplumun güvenliğini sağlamak olagelmiştir.
18. yüzyılda, modern devletin oluşum sürecinde, toplumsal güvenliği sağlamak üzere polis, jandarma gibi kolluk teşkilatları ortaya çıkmıştır. Ülkemizde de benzer tarihsel süreçler sonunda bugün iç güvenlik hizmeti Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi kurumlar tarafından yerine getirilmektedir.
Toplumsal güvenliğin sağlanmasında temel kriter, kişi hak ve hürriyetlerinin korunması ve kullanılmasına uygun bir ortam ve zeminin tesis edilmesidir. Bir başka ifadeyle, güvenlik önlemlerinin planlanması ve uygulanmasında güvenlik-özgürlük dengesini gözetmek gerekmektedir.
Öte yandan, bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de toplumsal hayatın gelişmesine bağlı olarak güvenlik ihtiyacının çeşitlenmesi sonucu ortaya çıkan talepler doğrultusunda genel kolluğun gözetiminde, özel güvenlik uygulamaları da güvenlik sektöründe yer edinmiş durumdadır. Son yıllarda üniversiteler ve stadyumlar gibi özellikli alanlarda özel güvenlik uygulamalarından yararlanılmaktadır. Ancak, belirtilen alanlardaki özel güvenlik uygulamalarının etkinlik ve yeterliliği konusunda kamuoyunda yaygın eleştiri ve tartışmalara tanık olunmaktadır.
Bu çalışmanın konusunu, Türkiye'de üniversitelerde ve spor karşılaşmalarında güvenliğin sağlanması oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı, üniversiteler ve stadyumlarda güvenliğin etkin ve yeterli seviyede sağlanmasına yönelik düşünceler ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın yöntemi, sorunun belirtilen kavramlar ekseninde teorik ve yasal çerçevesi çizilerek ele alınması ile konunun muhatabı olan kişi ve kurumlarla yapılan görüşmelerden elde edilen bilgilerle gelecekteki uygulamaların nasıl olması gerektiğine yönelik görüşler oluşturulmasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda konu, toplumsal güvenlik, özel güvenlik, üniversitelerde güvenlik, stadyumlarda güvenlik kavramları ekseninde ele alınacak ve sonuç bölümünde ulaşılan görüş ve önerilere yer verilecektir.
1.KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1.1.Toplumsal Güvenlik-Toplumun Güvenliği
Güvenli bir ortamda yaşama isteği, bir toplumun temel gereksinimlerinin başında gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında toplumsal güvenliği, toplumu meydana getiren bireyleri ve onların tesis ettiği ortak yaşam unsurlarını koruma çabaları olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Devlet olarak örgütlenen toplumların ilk sağlamaları gereken işlev, toplum düzenini ve güvenliğini tesis etmektir (Bakkal, 2009: 14). Devletin gücü, toplumsal güvenliği ne kadar sağlayabildiğiyle yakından ilişkilidir (Emiroğlu, 2011: 28).
Günümüzde toplumsal güvenliğin sağlanamadığı bir ortamda insan hakları ve demokrasiden bahsetmeğe imkan bulunmamaktadır. Bu bağlamda devletler, zamanın şartlarına uygun olarak toplum güvenliğini sağlamaya yönelik güvenlik sistem ve örgütlenmeleri geliştirmişlerdir.
Türkiye'de toplumsal güvenliği sağlamakla görevli genel kolluk birimleri polis, jandarma ve sahil güvenlik komutanlığı olarak teşkilatlanmıştır. Ayrıca gümrük muhafaza ve orman muhafaza gibi özel görevli kolluk birimleri de mevcuttur.
1.2.Özel Güvenlik
Sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan kent yaşamı, nüfus artışı ve diğer toplumsal gelişmeler teknolojinin de artan etkisiyle, suç türleri ve oranlarında önemli yükselmelere neden olmuştur. Bu durum karşısında devletin güvenlik güçleri hem nicelik hem de nitelik bakımdan yetersiz kalmaya başlamış ve güvenlik maliyeti giderek artmıştır. Oluşan yeni duruma çözüm olarak ülkeler bazı spesifik alanlarda güvenlik hizmetini özel sektöre devretme eğilimi göstermeye başlamışlardır. Böylece devletin gözetim ve kontrolü altında yürütülen özel güvenlik hizmetleri, devlet için hem güvenlik personeli kaynağı tasarrufu sağlamış, hem genel masrafları azaltmış hem de topluma yeni bir istihdam alanı yaratılmasına yol açmıştır (Yılmaz, 1996: 59-60).
Emiroğlu, toplum güvenliğini sağlamakla mükellef olan devletin bu yetki ve sorumluluğunu özel sektörle paylaşmak eğilimine girmesinin altında yatan temel sebebin "kaynakların daha rasyonel kullanılması isteği ve güvenlik hizmeti kalitesinin artırılması" çabası olduğunu belirtmektedir (Emiroğlu, 2011: 28). Bu gayretlere paralel olarak özel güvenlik kavramı, devletin iç güvenlik ile ilgili yetki alanında kendi belirlediği şartlar altında kamu güvenliği hizmetinin belirli bir bölümünü paylaşması sonucu ortaya çıkmıştır.
1.3.Üniversiteler ve Güvenlik
Üniversiteler, akademik-bilimsel bilgilerin ve toplumların geleceğini biçimlendiren fikirlerin tartışıldığı, üretildiği ve sistemleştirildiği alanlardır. Günümüz demokratik toplumlarında üniversitelerin özgür biçimde bilgi üretebilecekleri otonom bir anlayış ve işleyişe sahip olması gerektiği konusunda bir mutabakat söz konusudur (Özipek, 2001).
Uzun bir tarihsel geçmişi bulunan akademik özgürlük kavramının son yıllarda üzerinde uzlaşmaya varılan tanımı şöyle yapılmaktadır: "Akademik topluluğun, yani bilim adamları, öğretmenler ve öğrencilerin, kendi bilimsel aktivitelerini herhangi bir dışsal baskı olmaksızın kendi belirledikleri çerçeve içinde etik kurallara ve uluslararası standartlara uygun bir biçimde izleyebilme özgürlüğüdür” (Özipek, 2001: 5).
Bu bağlamda denilebilir ki, “üniversiteyi diğer eğitim ve öğretim kurumlarından ayıran en önemli özellik, onun öğrenciler için öğrenme özgürlüğü; akademik personel için ise öğretme özgürlüğü sağlamasıdır” (Özipek, 2001). Başka bir ifadeyle, bir üniversiteyi, üniversite yapan en temel özellik, öğrencilere ve akademisyenlere sağladığı bilimsel özgürlük ve eleştirel bir ortamdır (Güven, 2012: 2).
Üniversitelerde güvenlik bağlamında üzerinde durulması gereken diğer bir husus ise üniversite öğrenciliğidir. Bilindiği gibi,12 yaşından başlayarak bireyin kişiliğinin şekillendiği 18-24 yaş aralığı gençlik dönemi olup, üniversite çağına denk gelmektedir. Kabul etmek gerekir ki üniversite öğrenciliği iş ve gelecek kaygılarıyla dolu, söz konusu yaş aralığında genellikle karşılaşılan yoğun duyguların yaşandığı stresli bir dönemdir. Bunun yanında üniversite dönemi, kişinin kimliğini bulma, toplum değerlerine uyum sağlama ve olgunlaşma dönemidir. Bu dönemde, sosyal olgunluğun önemli bir boyutu olan “bağımsızlık” duygusu gelişim sürecinde olduğundan genç insanın üzerindeki aile etkisi azalmaya başlar. Etrafta kendisi için yeni rol modellerin arayışına girer (Özgüven, 1992: 5-6).
Psiko-sosyal açıdan üniversite öğrencileri içinde bulundukları yetişme döneminin etkileriyle çabuk sinirlenme, saldırganlık, düzene karşı gelme gibi eğilimler gösterebilmektedirler. Bu nedenle üniversitelerin güvenliği açısından söz konusu eğilimlerin göz önünde bulundurulması gereklidir.
Nitekim, başka pek çok olgunun da etkisiyle üniversiteler tepkisel öğrenci hareketleri ile ideolojik amaçlı eylem ve saldırılarla sık sık karşı karşıya kalmaktadırlar. Öğrencilerin yukarda belirtilen psiko-sosyal özelliklerini istismar eden yasa dışı yapılanmaların da işin içine girmesiyle güvenlik sorununun boyutu büyümekte, bu da üniversite yönetimlerinin sorunu kendi özel güvenlik birimleriyle çözümünü neredeyse imkansız hale getirmektedir. Ancak bu gerekçeyle sorunun giderilmebilmesi için genel kolluğun davet edilmesi ve olaylara doğrudan ve ani biçimde müdahalesi de kışkırtıcı bir etki yaratabilmekte bu da sorunu daha içinden çıkılmaz hale getirebilmektedir. Bu bakımdan, üniversite alanlarında güvenliğin tesis edilmesi sırasında muhatap olunan kitlenin psiko-sosyal dokusu ve çevresi kapsamlı bir biçimde analiz edilmeli ve alınacak tedbirler buna göre şekillendirilmelidir.
Dünya genelinde olduğu gibi futbol ve basketbol müsabakaları ülkemizde de en çok seyirci yoğunluğuna sahip spor dallarıdır. Sözkonusu spor müsabakalarının yapıldığı stadyumlar ve salonlar sık sık şiddet olaylarına sahne olabilmektedir. Geçmişte stadyumlarda meydana gelen şiddet olayları kimi zaman ülkelerin birbiri ile savaşmasına neden olacak seviyeye gelmiş, binlerce insan futbol maçları nedeniyle hayatını kaybetmiş veya zarar görmüştür (Arıkan ve Çelik, 2007: 110). Örnek verilecek olursa, Türkiye’de 1967 yılında Kayserispor ile Sivasspor arasında oynanan futbol karşılaşmasında taraftarlar arasında çıkan kavga ve izdiham nedeniyle 40 kişi hayatını kaybetmiştir. Bunlar da göstermektedir ki stadyumlarda güvenliğin sağlanması konusunda özel yaklaşımlar geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Stadyumlarda ve spor salonlarda meydana gelen şiddet olaylarının taraf ve aktörleri analiz edildiğinde karşımıza; seyirciler, hakemler, medya, oyuncular, kulüp yöneticileri, amigolar, siyasiler, taraftar dernekleri ve güvenlik güçleri çıkmaktadır (Arıkan ve Çelik, 2007: 113).
Ana aktör olan seyirci kitlesinin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Birey kalabalık bir grubun içerisine girdiği zaman kendi kişiliğinin sınırlarını aştığını hisseder. Kalabalığın büyüklüğüyle doğru orantılı olarak bireyin kendisine olan güven duygusu artar ve kalabalığın içerisinde olmanın avantajını kullanarak bastırılmış olan şiddet ve sapkınlık içeren duygularını rahatça dışa vurur (Kaynak ve Pulur, 2004: 88).
2. KONUNUN ÜLKEMİZDEKİ TARİHSEL GELİŞİMİ
2.1.Üniversitelerde Güvenlik
Üniversitelerde güvenlik hizmetlerinin tarihi gelişimi üç ayrı dönemde incelenebilir:
2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun öncesinde üniversitelerde güvenlik hizmetleri gündüzleri polisin üniversite girişi ve yakın çevresinde yapmış oldukları arama, önleme çalışmaları, geceleri ise bekçilerin koruma faaliyetlerinden oluşmaktaydı.
İdeolojik kamplaşmanın yoğun biçimde yaşandığı 1960-1980 arasında üniversiteler "kötü" bir özerklik sınavı vermiştir. O günlerde dilden düşürülmeyen üniversite özerkliği, "devlet içinde devlet" anlamında kullanılıyordu. Bilimi ideolojiye kurban etmiş öğretim üyeleri, ülkede terör estiren sol örgütlere kol kanat geriyordu. Üniversiteler "kurtarılmış bölge" ilan ediliyordu (Güven, 2012: 2).
Devletin güvenlik güçleri üniversiteye girip aşırı örgütlerin işgalini kaldırarak öğrencilerin gasp edilen "öğrenim özgürlüğünü" sağlayamıyordu. Üniversite rektörleri ve dekanlar, "üniversite özerkliğini" bahane göstererek güvenlik güçlerini içeri almıyorlardı (Güven, 2012: 2).
2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesiyle üniversitelerin kendi bünyelerinde güvenlik birimleri oluşturmalarının yolu açılmıştır. Bu kanun kapsamında üniversiteler, güvenlik hizmetlerini 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi koruma ve güvenlik kadrosunda bulunan memurları aracılığıyla yürütmüştür.
Üniversitelerin bu dönemde yaşanan bazı süreçlerde, akademik özgürlük ve özerklik bağlamında rüştlerini ispat edemediklerine yönelik eleştiriler yapıldığı görülmektedir (Güven, 2012: 1).
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un yürürlüğe girmesi ile üniversitelerde güvenlik hizmetleri, hem 2495 sayılı kanunla devlet memuru olarak istihdam edilen kadrolu güvenlik görevlileri eliyle, hem de hizmet alımı yoluyla özel güvenlik şirketleri aracılığıyla sürdürülmektedir. Zaman içerisinde kadrolu güvenlik görevlilerinin emekli olması ile boşalan kadrolara yeni atamalar yapılmamakta, bunun yerine güvenlik hizmetleri, dışarıdan hizmet alımı yoluyla özel güvenlik elemanları eliyle yürütülmektedir.
Ancak son zamanlarda, bazı üniversitelerde öğrenciler, siyasi kimlikli kişiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri muhtelif protesto eylemlerine ve saldırılara maruz kalabilmektedirler. Belirtilen türdeki olaylar ve öğrenci eylemleri karşısında özel güvenlik hizmetlerinin etkisiz kaldığı konusunda kamuoyunda yaygın eleştirilere rastlanmaktadır.
2.2.Stadyumlarda Güvenlik
Stadyumlarda özel güvenlik hizmetleri 5188 sayılı Kanun öncesinde sorumluluk bölgesi ayrımı çerçevesinde polis ve jandarma marifetiyle sağlanmaktaydı. Özel güvenlik kanunun çıkmasıyla genel kolluk kuvvetlerine takviye olarak özel güvenlik personeli de görev yapmaya başlamıştır. Zamanla polis ve jandarma stadyumlardan ve spor salonlarından çekilmiştir. Ancak sonrasında özel güvenlik görevlileri olaylara müdahale etmede yetersiz kaldığı görüldüğünden, genel kolluk tekrar stadyumlara geri dönmüştür. Bunun sonucu genel kolluk ve özel güvenlik birlikte görev yapmağa başlamıştır.
2.3.Özel Güvenlik
Türkiye’de güvenlik hizmet alanı içerisinde özel güvenlik sektörünün yerini belirlemek için tarihsel süreci incelediğimizde karşımıza üç dönem çıkmaktadır: Bekçilik dönemi, 2495 sayılı Kanun dönemi ve 5188 sayılı Kanun dönemi.
Yasal çerçevesi belirlenmeksizin kişi veya kuruluşların güvenlik önlemi amacıyla bekçilik yapan kişileri kullandığı dönemdir. Bu uygulamanın Osmanlı Dönemi’nde de varolduğu ifade edilebilir.
Özel güvenlik konusu ilk kez 31 Ocak 1966 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu'nda barajların güvenliği bağlamında ülke gündemine girmiştir (Özdemir, 2010: 102). Ancak, bu konuda yapılan hazırlıklar yasalaşma sürecini tamamlayamamıştır.
1970-1980 arası dönemde hızla tırmanan anarşi ve terör olayları ile yaptığı mücadele sonucu büyük ölçüde yıpranan güvenlik güçlerinin yüklerini hafifletmek maksadıyla, 1981 yılında 2495 sayılı Kanun çıkarılmıştır (Kuyaksil ve Tiyek, 2003: 73). Bu kanun ile üniversiteler, bazı bakanlıklar, kamu ve özel bankalar, oteller, barajlar, hastaneler vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlar özel güvenlik birimleri teşkil etmişlerdir (Kuyaksil ve Tiyek, 2003: 73). Bahsi geçen Kanun, çıkarılış amacı itibari ile sadece belirli alanları kapsamakta olduğundan yasal çerçevesi itibariyle yetersiz kalmıştır.
2004 yılında esas olarak özel güvenlik hizmeti üreten şirketleri ve özel güvenlik görevlilerini yasal bir zemine oturtan 5188 sayılı Kanun çıkarılmıştır. 5188 sayılı Kanunla ilk defa ihtiyaç sahibi kurum ya da kuruluşun yetkili makamlardan izin almak suretiyle özel güvenlik hizmeti temin etmesinin yolu açılmış ve önleyici güvenlik hizmetlerinin genel kolluk dışında başka bir birim tarafından da yürütülmesi sağlanmıştır (Özdemir, 2010: 105-106).
2.4.AB Uyum Sürecinin Etkisi
Avrupa Birliği ülkelerinde münferit hukuki düzenlemelerle şekillendirilen özel güvenlik uygulamaları Avrupa Birliği seviyesinde Avrupa Konseyi Özel Güvenlik Şirketleri Yönetmeliği (Regulating Private Security Companies in Europe: Status and Prospects Draft Report) ile ortak bir temele dayandırılmaya çalışılmaktadır.
Özel güvenlik sektörüne yönelik belirtilen yaklaşımlar özellikle son yıllarda ülkelerin kendi mevzuatını kabul ve tadil etmelerine neden olmuştur. Bu durum, özel güvenlik bakımından oldukça çeşitlilik gösteren bir Avrupa manzarası ile sonuçlanmıştır.
Avrupa Birliğinde spor, temelde üye devletlerin ve ilgili uluslararası kuruluşların sorumluluğundadır.
Sporda şiddetle mücadelede Avrupa işbirliği, 1985’te Heysel Stadyumu’ndaki trajedi sonrasında güçlenmeye başlamıştır. Avrupa Komisyonu, uluslararası spor karşılaşmalarında şiddetin önlenmesine ilişkin çalışmaların geliştirilmesini etkin şekilde teşvik etmektedir. Bu doğrultuda Komisyon iki ana hedef belirlemiştir:
Üye ülkeler arasında deneyim ve iyi uygulamaların paylaşımı ile güvenlik ve kamu düzeni alanında ortak standartların belirlenmesi.
Veri koruma kurallarına uygun olarak risk altındaki veya şiddete eğilimli futbol taraftarları hususunda enformasyon değişimine dayalı operasyonel iş birliğinin geliştirilmesi
Bilindiği gibi, Avrupa’da spor karşılaşmalarında şiddet ile mücadelede, Avrupa Birliği ile işbirliği içinde çalışan en önemli uluslararası örgüt Avrupa Konseyi’dir. Avrupa Konseyi, 1985 yılında “Sportif Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin Şiddet Gösterileri ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Konvansiyonu”nu hazırlamıştır. Türkiye de, tüm Avrupa ülkeleri gibi, söz konusu konvansiyona taraftır.
3.ÜNİVERSİTELERDE VE STADYUMLARDA GENEL KOLLUĞUN GÖREV VE SORUMLULUKLARI
3.1. Üniversitelerde Mevcut Durum
Yükseköğretim kurumları, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip eğitim ve öğretim kurumlarıdır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 13 üncü maddesinin “b” fıkrası hükmü gereği üniversite sınırları içerinde güvenlik önlemlerinin alınmasından birinci derecede sorumlu makam rektör, 16’ncı maddesinin “b” fıkrasında yer alan hüküm gereği de fakülte dekanları rektöre karşı sorumludur. Üniversiteler 5188 sayılı Kanuna istinaden özel güvenlik hizmetiyle üniversite sınırları içerisinde kendi güvenliklerini kendileri sağlamaktadırlar.
Tablo 3.1. BAZI ÜNİVERSİTELERİN ÖZEL GÜVENLİK GÜCÜ KAPASİTELERİ
ÜNİVERSİTE
|
ÖĞRENCİ SAYISI |
ÖZEL GÜVENLİK PERSONELİ SAYISI |
ANKARA |
42.830 |
223 |
HACETTEPE |
36.112 |
341 |
İSTANBUL |
108.901 |
404 |
ODTÜ |
26.500 |
121 |
TOPLAM |
214.343 |
1.089 |
Tablo 3.1’de Türkiye’deki dört üniversitedeki öğrenci ve özel güvenlik personeli sayıları verilmektedir. Bu tabloda gösterilen üniversitelerdeki öğrenci sayıları dikkate alındığında verilmesi gereken güvenlik hizmeti bakımından özel güvenlik personeli sayılarının son derece yetersiz olduğu görülmektedir.
Genel Kolluğun Üniversitelerde Görevlendirilmesi: Polisin üniversite sınırları içerisinde görev yapması davetli ve davetsiz olmak üzere, 2559 sayılı PVSK’nun 20.maddesi ile bazı şartlara bağlanmıştır:
Polis rektör veya dekanın daveti üzerine üniversite ve eklerine girebilir. Polisin üniversiteye girmesi için üniversitenin kendi imkânları ile önlenemeyen bir olayın meydana gelmesi veya meydana gelme olasılığının bulunması gerekmektedir.
Suç ve suçlunun kovuşturulması gibi adli durumlarda polis davetsiz olarak üniversiteye girer ve herhangi bir gizlilik yoksa üniversite yetkililerine bilgi verebilir.
Bu iki hal dışında üniversite sınırları içerisinde, özel güvenlik hizmeti marifetiyle rektörün sorumluluğunda güvenlik sağlanmaktadır.
3.2.Stadyumlarda Mevcut Durum
Stadyumlarda güvenlik hizmetleri 2011 yılında çıkarılan 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ve yönetmeliği ile İçişleri Bakanlığı’nın konu ile ilgili çıkartmış olduğu genelgelere göre yürütülmektedir.
6222 sayılı Kanunun 5.maddesi ile ev sahibi spor kulüpleri; spor alanlarında sağlık ve güvenliği sağlamakla, her iki spor kulübü de müsabakanın güvenliğini sağlamak amacıyla il veya ilçe spor güvenlik kurullarının kendileriyle ilgili olarak aldığı kararları yerine getirmekle yükümlüdürler. Aynı Kanunun 6.maddesi ile profesyonel spor dallarında yapılan müsabakalara katılanlar ile basketbol en üst ligindeki spor kulüpleri, genel kolluk ile birlikte görev yapmak üzere güvenliği sağlamaya yetecek sayıdaki özel güvenlik görevlilerini müsabaka öncesinden müsabakanın tamamlanıp seyirci ve sporcuların tahliyesine kadar geçecek dönem içerisinde, müsabakanın yapılacağı yerde bulundurmakla ve spor alanının iç güvenliğini sağlamakla yükümlü kılınmıştır.
6222 sayılı Kanunun 6.maddesinin 3.fıkrasına göre en üst profesyonel futbol ligi kulüplerinin müsabakalarında güvenliğin sağlanması amacıyla genel kolluk görevlilerinden, görevde olmayanlar da görevlendirilebilir. Bu görevlendirme, ilgili kulübün başvurusu ve federasyonun talebi üzerine, müsabakanın yapılacağı yerdeki yetkili kolluk birimince yapılır. Stadyumlarda görevlendirilecek genel kolluk görevlilerinin sayısı il veya ilçe spor güvenlik kurulları tarafından belirlenen özel güvenlik görevlisi sayısının üçte birini geçemez.
6222 sayılı Kanunun 7.maddesinde belirtildiği üzere mülki idare amiri tarafından görevlendirmesi yapılan kolluk amiri müsabaka güvenlik amiri olarak görev yapmaktadır. Müsabaka güvenlik amiri, spor müsabakalarında alınacak güvenlik önlemlerinin yürütülmesi ve denetlenmesi konularında, müsabakanın güvenliği ile ilgili tüm kişi ve kuruluşlarla gerekli koordinasyonu sağlamakla yetkili ve görevlidir. Müsabakanın yapıldığı spor alanında genel kolluk görevlileri ile özel güvenlik görevlileri, müsabaka güvenlik amirinin emir ve denetiminde birlikte görev yapar.
Stadyumlarda görevli özel güvenlik görevlileri 5188 sayılı Kanuna istinaden faaliyetlerini genel kolluğun gözetim ve denetimi altında gerçekleştirmektedirler.
Hâlihazırda uygulanan sistem genel itibariyle uygun olmakla birlikte yetersiz seviyededir. Kamuoyunda uygulanması tartışılan elektronik bilet, kamera sistemleri, turnikeli giriş gibi teknolojik önlemlerin hayata geçirilmesi konuyla ilgili olarak yaşanan sorunların asgari seviyelere düşürülmesine imkan sağlayacaktır. Özel güvenlik ve polisiye tedbirlerin yanında hedef kitle analiz edilip yeni uygulamalar faaliyete geçirilmelidir.
3.3.Üniversiteler İçin Alternatif Güvenlik İşleyiş Biçimleri
Üniversitelerin güvenliği, yüksek eğitim kurumları olmaları ve hizmet ettiği insane kitlesi açısından kritik niteliktedir. Mevcut uygulamada, güvenliğin sağlanmasında yetersizlikler ortaya çıkmaktadır. Mevcut kanunlarda yapılabilecek bazı değişikliklerle bu konuda gelişmeler sağlanabilir.
İlk olarak İçişleri Bakanlığı-YÖK-Üniversite Rektörlükleri arasında işbirliği sağlamak amacıyla üçlü bir çalışma anlayışı konusunda bir yaklaşım geliştirilmelidir. Bu bağlamda gerektiğinde mülki idare amirlerine genel kolluk kuvvetlerinin üniversiterlerde görevlendirilmesi konusunda yetki verilmesi düşünülebilir.
Ancak üniversiteler, akademik özgürlük ve özerklik ilkeleri esasında yönetilmektedirler. Ayrıca, genç insanların yoğun olarak bulunduğu mekanlar olduğundan bu konularda hassas bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, genel kolluğun "görünür" olmasından ziyade "görünmez" biçimde görev alması daha isabetli olabilecektir.
Bu doğrultuda, genel kolluğun "özel güvenlik" biriminin sevk ve idaresini üstlenebileceği, meydana gelebilecek olaylara proaktif yaklaşmak açısından üniversitelerin içerisinde, az sayıda sivil görevli bulundurulmasını içeren bir mekanizma oluşturulabilir. Sivil görevliler sadece istihbarat toplama ve meydana gelebilecek olayları direkt haber vermekle yükümlü olmalıdırlar. Bu sistemde seçilecek görevliler için, üniversite mezunu olmak gibi, "belli şartları taşıması" zorunluluğu getirilmelidir. Aynı şekilde belli bir eğitimden geçirilerek bir tür "üniversite polisi uzmanlık" alanı oluşturulmalıdır.
Öte yandan, üniversitelerde görev yapan özel güvenlik görevlilerinin sayıları, nitelikleri ve polis ile işbirliği kapasiteleri geliştirilmelidir. Bu sayede özel güvenlik görevlilerinin profesyonelleşmeleri sağlanmalıdır.
3.4.Stadyumlar İçin Alternatif Güvenlik İşleyiş Biçimleri
Mevcut kanunlar yeterli olmakla birlikte işleyişte ve özel güvenlik görevlilerinin niteliklerinde bazı eksiklikler bulunmaktadır. Düzeltici bazı tedbirlerle mevcut problemlerin çözüme kavuşturulacağı düşünülmektedir.
Stadyumlarda görev alacak özel güvenlik personeline spor güvenliği konusunda “alan eğitimi” verilmeli ve spor alanında görev yapacak özel güvenlik personelinin profesyonelleşmesi sağlanmalıdır. Futbol karşılaşmaları açısından Süper Lig ve 1.Lig kulüplerinin her sezon öncesi belirlenen standartlar esasında görevlendirilecek "özel güvenlik personeli sayılarının belirleneceği, bu personele gerekli alan eğitimleri verileceği bir sistem geliştirilebilir. Ayrıca, emniyet birimlerince yapılan denetleme faaliyetlerinin mevzuata uygunluk denetimi ile sınırlanmayıp, hizmet kalitesinin de denetlenmesi sağlanmalıdır. Böylece, özel güvenlik personelinin profesyonelliği artırılmış olacaktır.
Öte yandan, stadyumlarda polis ve özel güvenlik birlikte görev üstlenmektedir. Polisin varlığı ciddi bir caydırıcılık yanında, özel güvenliğe de güven vermektedir. Ancak, stadyumlarda görevlendirilecek polisler "spor şubeden" ya da "çevik kuvvet" polisinden olmalıdır. Çünkü, kitle psikolojisi konusunda eğitim almayan görevlilerin kitleleri tahrik etme potansiyelleri bulunmaktadır. Mevcut mevzuat çerçevesinde özel güvenlik sayısının üçte biri oranında görevlendirilen polise ödeme yapılabilmektedir. Bu oranın 1/1'e getirilmesi düşünülebilir. Bununla birlikte, FİFA, UEFA gibi uluslararası kuruluşların, stadyumlarda polise sıcak bakmadıkları bilinmelidir.
Stadyumların güvenliği konusunda yapılacak çalışmalar polis, kulüp yönetimi, özel güvenlik ve taraftar kuruluşları temsilcileri ile birlikte etkin bir "yönetişim" anlayışı ile yerine getirilmelidir.
Stadyumların güvenliği konusunda e-bilet uygulaması, yüz tanıma özellikli kameralı gözetleme sistemleri kurulması gibi, güvenlik açısından etkili olabilecek düzenlemeler ile desteklenmesi yerinde olacaktır.
3.5.Genel Kolluğun İştirakinin Hizmetin Etkinliği Bağlamında Analizi
Özel güvenliğin üniversitelerde ve kamuoyunun ilgi gösterdiği büyük ölçekli spor müsabakalarında güvenliği sağlamada yetersiz ve başarısız kaldığı Özel Güvenlik Federasyonları tarafından da, kabul edilmektedir (ÖGF, 2013). Bu durum dikkate alınarak, özel güvenlik teşkilatlarının spesifik alanlarda uzmanlaştırılması ve belirtilen çerçevede dizayn edilmesi için devletin politikalar geliştirmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu kapsamda, kısa vadede yapılabilecek bazı çalışmalar olduğuna vurgu yapmak gerekmektedir. Örneğin, spor müsabakalarında "kısa süreli istihdam" şeklinde görevlendirilen özel güvenlik personelinin yetersizliklerine çözüm olması bakımından İçişleri Bakanlığı’nın koordinasyonunda spesifik bir "spor özel güvenlik" eğitimi verilmesi için hemen çalışmalara başlanılabilir. Bu sayede "spor özel güvenliği" bir uzmanlık alanı haline getirilebilir. Bunun yanında özel güvenlik kuruluşlarının devamlı yakınmalarına (ÖGF, 2013) neden olan Kamu İhale mevzuatının uygulanmasından kaynaklanan "kalitesiz iş üretimi" sorununun giderilmesi için konuya ilişkin kanunun istisnaları düzenleyen 3.maddesinde değişikliğe gidilerek güvenlik hizmeti ihalelerine yetersiz ve niteliksiz şirketlerin katılmaları önlenebilir.
Ancak kamu düzenini, genel güvenliği ve asayişi doğrudan etkileyen "toplumsal olay" niteliği ağır basan özellikle üniversitelerde cereyan eden kitlesel öğrenci hareketlerinin sadece özel güvenlik teşkilatları aracılığı ile önlenmesi mümkün görünmemektedir. Belirtilen durumlarda "genel kolluk gücü"nün devreye girmesi kaçınılmazdır. Bununla beraber üniversitelerin bünyesinde bulunan özel güvenlik teşkilatlarında görevli personelin nitelik ve sayılarının artırılması ve 5188 sayılı Kanunda bu yolda değişikliklere gidilmesi de kaçınılmaz gözükmektedir.
Özel Güvenlik Federasyonu da "kamu-özel güvenlik işbirliği" olgusunun gerekliliğine vurgu yapmaktadır (ÖGF, 2013). Bu bağlamda spesifik alanlarla sınırlı olmak üzere genel kolluğun koordinasyonunda yürüyen bir özel güvenlik yapılanmasının, halihazırda yaşanan sorunların çözümüne olumlu katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Belirtilen çerçevede, üniversite rektörleri tarafından 5188 sayılı Kanun ve YÖK Kanunu hükümleri dikkate alınarak çıkması muhtemel kitlesel olayların etkin bir biçimde kontrol edilebilmesi bakımından belli mahallerde görev yapmak üzere genel kolluğun periyodik veya dönemsel olarak davet edilebileceği değerlendirilmektedir.
Sporda şiddetin önlenmesine dönük olarak geçmişte çıkarılmış mevzuat fevkalade yeterli gözükmektedir. Hâlihazırdaki sorunun, yukarıda belirtildiği gibi nitelikli ve konusunda uzman personel yokluğu ve genel kollukla koordinasyon eksikliği olduğu değerlendirilmektedir.
SONUÇ
Devlet, toplumun güvenliğini genel yetkili kolluk ve belli özel alanlarda yetkili kolluk kuvvetleri ile sağlamaktadır. Öte yandan, toplumsal gelişmelerden kaynaklanan talepler karşısında, "özel güvenlik" alanı da ortaya çıkmıştır. 1981 yılında bu alanın devletin gözetimi ve denetimi altında hizmet vermesi yönünde ilk kanuni düzenleme yapılmıştır. 2004 yılında bu kanun geliştirilerek yenilenmiştir.
Özel güvenlik sektörü, 1981 yılından bu yana üniversitelerde güvenliği sağlama konusunda görev üstlenmektedir. Üniversiteler "akademik özgürlük ve özerklik" ilkeleri esasında yönetilen ayrıcalıklı bir alan oluştururlar. Bu sebeple, üniversiteler genel kolluğun önleyici güvenlik faaliyetlerine karşı hep mesafeli bir duruş sergilemişlerdir. Ülkemizde yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, genel kolluğun üniversite mekanlarına girmesi rektör ya da dekanın çağrısına bağlıdır. Diğer yandan, son dönemlerde üniversitelerde görev yapan özel güvenlik birimlerinin "önleyici güvenlik" bakımından yetersiz kaldığına ilişkin eleştiriler yapılmaktadır.
Son yıllarda, özel güvenlik sektörü, özellikle yoğun seyirci çeken spor karşılaşmalarında da, güvenliğin sağlanması konusunda işlev üstlenmektedir. Stadyumlar ve spor salonları, çok sayıda insanın bir araya geldiği mekanlar olmaktadır. Ancak spor karşılaşması esnasında taraftarlar kitle psikolojisi içinde, kontrollerini kaybetme şiddete yönelme potansiyeli taşımaktadırlar. Stadyum ve salonlarda şiddet ve vandalizme yönelik eylemler karşısında özel güvenliğin yine yetersiz kaldığına yönelik eleştiriler yükselmektedir.
Bu gelişmelerle birlikte, Türkiye'de AB'ye uyum süreci çerçevesinde 2000 yılından bu yana demokratikleşme, özgürlük alanlarının genişletilmesi ve sivilleşmeye yönelik ciddi reformlar yapılmıştır. Özel güvenlik alanının genişlemesine yol açan düzenlemeler de bu gelişmelerle uyumlu bir görünüm içinde olmuştur. Bu sebeple, bahsi geçen konularda yapılacak düzenlemelerin reform sürecinden bir geri dönüş algısı oluşturmayacak nitelikte olmasına hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir.
Toplumsal olaylara müdahale uzmanlık gerektiren hassas bir konudur. Söz konusu medya ve toplumun takip ettiği ve küçük bir kıvılcımın büyük infiâllere neden olabileceği üniversite ve stadyumlar olunca konu daha da hassaslaşmaktadır. Yapılması gereken ilk şey üniversite ve stadyumlarda muhatap olunacak kitleyi iyi analiz etmek ve hareket tarzlarını yapılan analize göre geliştirmek olmalıdır. Toplumsal olaylara müdahale esnasında tüm grubu karşına almak doğru bir hareket tarzı değildir. İstihbarat kilit kelimedir. Hem üniversiteler için hem de stadyumlar için proaktif yaklaşımda bulunabilmek için istihbarat faaliyetlerine önem vermek gerekmektedir.
Her toplumsal olayda mutlaka grubu organize eden ve yönlendiren provokatörler bulunmaktadır. Tüm grupla uğraşmak yerine bu provokatörleri tespit etmek ve grubun içerisinden soyutlamak çıkabilecek olayları en aza indirgeyecektir. Yapılacak kapsamlı istihbarat faaliyetleri ile olaylar daha olmadan öğrenilebilecek ve engellenebilecektir.
KAYNAKÇA
Arıkan, Y. ve O. Çelik (2007) “Futbolda Şiddet ve Polis”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt: 9 (1-4)/109-132.
Bakkal, G. (2009) Yeni Bir Organizasyon: Özel Güvenlik Teşkilatı, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.
Eğitim Vaktim (2013) "http://egitimvaktim.com/"(23.08.2013)
Emiroğlu B. (2011) Türkiye’de Güvenlik Hizmeti ve Güvenlik Yönetimi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Van.
Gürkan, B. (2009) Yeni Bir Organizasyon: Özel Güvenlik Teşkilatı, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.
Güven, T. (2012) "özerklik ve Akademik özgürlük Bağlamında Üniversiteye Bakış," http://www.akademisyenler.org.tr/giris/?p=157(21.08.2013).
Kaynak, İ. ve A. Pulur (2004) “Futbol Karşılaşmalarında Görev Yapan Polislerin Seyirci Saldırganlığını Algılama Biçimleri”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt: 6 (1-2)/83-96.
Kurt, M. (2009)1980 sonrası T.C. Hükümetlerinin Programlarında İç Güvenlik ve Terörün Yeri, Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.
Kuyaksil, A. ve M. Tiyek (2003) “Türkiye’de Güvenlik Hizmeti Olarak Özel ve Gönüllü Güvenlik”, Polis Bilimleri Dergisi Cilt: 5 (2)/65-93.
ÖGF (2013) "Özel Güvenlik Federasyonu Basın Açıklaması,"
http://www.ogf.org.tr/haberdetay.asp?haberid=138(28.08.2013).
Özdemir, H. (2010) Güvenlik Hizmetlerinin Uygulanması Çerçevesinde Türkiye’de Özel Güvenlik Hizmetleri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.
Özgüven, E. (1992) “Üniversite Öğrencilerinin Sorunları ve Baş etme Yolları”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 7/5-13.
Özipek, B. B. (2001) "Akademik Özgürlüğün Anlamı ve Gerekliliği", Liberal Düşünce Dergisi, Güz 2001, Sayı: 24/185-195. "http://.ozgurtoplumundegerleri.com/makale.php?mid=89(21.08.2013)
Yalçın, E. (2009) “Hizmet Referanslı Güvenlik Anlayışında Meşruiyet ve Hesap Verilebilirlik”, Polis Bilimleri Dergisi, XI (1)/1-24.
Yılmaz, A. (1996) Özel Güvenlik Sistemi, Okyanus Dağıtım, Malatya.
Yayınlandı: Çapar, S. ve N. Demir (2015) “Üniversiteler ve Stadyumlarda Güvenlik”, Türk İdare Dergisi, Haziran 2015.
[1] İçişleri Bakanlığı AREM Başkanı
[2] İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı